
Xod’un müziğini kültürel yapısıyla birlikte değerlendirince çevresiyle yoğun bir alışverişte olduğu görülür.
Aşıklık geleneği içinde önemli değerler yetişmesine karşın, bugün itibariyle müzik boyutunun daha geride kaldığı gözlenir. Kafkas aşıklık geleneği ile doğrudan ilişki içinde olan Xod, o yörelerdeki aşıklık geleneğinin olmazsa olmaz bir parçası sayılan bağlamayı aynı boyutta günümüze taşıyamamıştır. Örneğin daha 1800’lü yılların sonuna dek önemli şaz şairleri ve söz ustaları yetiştirmiş olan Xod’da son yüzyılda bu gelenek sürmemiştir. Kuzeydoğu Anadolu’nun Kars, Erzurum gibi öteki bölgelerinde aşıklık geleneğinde bağlama çalma yaygın olarak sürmesine karşın Xod’da böylesi örnekler çok sınırlıdır.
Narmanlı Sümmani (1860-1915) dahil, birçok aşığı ağırlayan bu köyde bağlama geleneğinin neden gelişmediğini daha ayrıntılı incelemek gerekmekte kuşkusuz. 1970’li yılların sonuna dek Xod’da yaşayan hemen her iki kişiden biri tulum çaldığı halde başka çalgı bu denli gelişememiştir. Özellikle Cumhuriyet sonrasında Köy Enstitülerinden yetişen birçok Xodlu öğretmen mandolin çalmayı öğrenmiş olmalarına karşın geleneklere fazlaya uymayan bu çalgıyı zamanla bırakmışlardır.
Bir çalgıyla ifade edilebilen ses genişliği aynı zamanda müziğin gelişmesinde etkin olabilmektedir. Tulumun temelde 5 ses üzerine kurulu olduğu düşünülürse, yörenin müziğini ifade etmede yeterli olmadığı görülecektir. Dahası, giderek ses sınırı kullanılan çalgıya da uymaya, uydurulmaya yönelecektir.
Xod türkülerindeki temel biçim, oyun havaları olarak belirginleşmektedir. Söz yapısı olarak 7 heceli (mani) olan bu türküler oyun ve genellikle karşılıklı söylenen müzik yapısı geniş olmayan örneklerdir. Bu oyun türkülerinin birçoğu yakın yörelerden de etkilenmiş, söz ve müzikte benzerlikler oluşmuştur. Bölgedeki temel ritimler birbirine yakın olduğundan, bu ezgiler kısa sürede geniş çevrelere yayılıp, zamanla kendi motiflerini de katarak özgün biçimlere de dönüşebilmektedir.
Bazen eski aşıklardan deyişlerin de söylenmesine karşın genel itibariyle yukarıda söz edilen yapıyı fazlaca zorlamamaktadır. Belki en üzücü yanlardan biri Şamili’den Hıfzi’ye birçok önemli aşık yetiştiren Xod’un bu insanların avazlarına ilişkin herhangi bir veriyi bugüne taşıyamamış olmasıdır.
Ancak her şeye karşın Xod’da bilenen, söylenen geleneksel (ya da gelenekselleşmiş görünen) türkülerin, oyun türkülerinin içinde bu geçmişin, bu avazların olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Çünkü çok uzun bir süreye yayılan bu sürecin mutlaka insanları, kültürü, müziği etkilemiş olması gerekir. Örneğin »Yar Yar« ya da »Arzum Kaldı« adlı geleneksel oyun türkülerinin Şamili ile Saidi’nin aynı dizelerle başlayan şiirlerinin (belki türkülerinin) gerçek avazları olma ihtimalleri büyüktür.
Sözlü geleneğe bağlı olarak kulaktan kulağa bugüne ulaşmış olması muhtemel görünen bu türkülerde söz ve müzikte değişmeler olsa bile bir ölçüde o dönemden bir esinti getirmiş olduğu düşünülebilir.
Toplumda bazı değerler olduğu gibi türküler de sevildiği ve kabul gördüğü oranda anonimleşir ve sahipsizleşir. Bu sahipsizleşme ise bireyin malı ve duygusu olmaktan çıkıp tüm bir topluma mal olur. Bir anlamıyla bireyin adının unutulması olumsuz bir gelişme olmasına karşın, genele mal olması bakımından da olumlu bir durumdur. Ancak yine de hem bu denli topluma mal olması hem de bu duyguları yaşayıp böyle bir türküyü yakan aşığın/kişinin adının da unutulmaması en iyisi olurdu.