Image
Image

Xodlu Şamili

1810-1865. Artvin’in Yukarı Xod (şimdiki adı Yukarı Maden) köyünde doğdu. Asıl adı Şamil’dir. Yaşamına ilişkin birbirinden değişik veriler bulunmaktadır. Verilen tarihler tam bir kesinlik içermemektedir. Bazı kaynaklarda ise 1839-1861 yılları arasında yaşadığı verilmektedir.

Aşık Muhibbi’yle sürekli bir arkadaşlığı oldu. Bu arkadaşlıkları sürecinde birlikte birçok yolculukları oldu. Bunların en ünlüsü vapurla İstanbul’a gitmeleri ve orada karşılaştıkları olaylardır.

Köyünde hocalık da yapan Xodlu Saidi’nin (1810-1848) namaz kıldırırken pencereden atılan bir kurşunla öldürülmesi üzerine, aynı kıza aşık olduklarından dolayı, Şamili sorumlu tutularak hapsedildi. Daha sonra Şamili’nin dönemin padişahı Abdülmecit’e (1823-1861), suçsuz yere hapsedildiği gerekçesiyle affedilmesi için yazdığı arzuhaller amacına ulaştı ve bir süre sonra bırakıldı.

Erzurum’da aşıklar arasında yapılan bir atışmada (tahmini 1860-65 yıllarında) çok ilgi gören ve başarılı olan Şamili’nin kahvesine birileri tarafından zehir kondu. Şamili köyüne dönerken yolda fenalaştı, zehirlendiğini anlayınca son türküsünü söyledi. Zaten köyüne varamadan da öldü. Mezarı Yusufeli’nin İşxan (şimdiki adı Dağyolu) köyündedir.

Xodlu Şamili’nin bugüne ulaşabilen koşma, divan ve destanlarından »Dünyanın« adlı zincirleme şiiri, aşıklık geleneğinde bu tarzda verilen en uzun eserlerden biridir.


Kaynak:

Şiirler

Bus Etsem


Kısmet olsa varsam yarin yanına
Hem taş ile toprağından bus etsem
Varsam yedi yerde kılıp temenna
Sekizinci ayağından bus etsem

Sevdiğim ahdında vereydi vefa
Gireydim koynuna süreydim sefa
Bu hasta gönlüme kılaydı şifa
Dilin emip dudağından bus etsem

Korku geçmez aşıkların aynına
Kısmet olsa gire idim koynuna
Der Şamili kol aşırıp boynuna
Beyaz gerdan buhağından bus etsem

* * *

Etsin


Bizden selam olsun saçı Leyla’ya
Bu küskünlük bizden feragat etsin
Niyazım geçmezse şah efendime
Kim rica eylesin kim minnet etsin

Canan gitti uyamadım göçüne
Felek tuzak kurdu benim geçime
Her ne dedi münkir oldum suçuma
Ben teki kuluna merhamet etsin

Şamili yüreğim yanardağ iken
Ağlatmayın beni dertler çoğ iken
Yari göremezsem bu can sağ iken
Ölende mezarım ziyaret etsin

* * *

Eyleyin


Karşıda oturan beyler ağalar 
Benim bu halimi irşad eyleyin
Yazdım arzuhalim didem kanıyla
Müşir-i azama küşad eyleyin

Ben gidip gelemem kesildi rahım
Göklere erişti feryad u ahım
Bu hususta çok olursa günahım
Ya affedin ya da cellad eyleyin

Bir el çalın bu fakirin işine 
Halkeden halikin gelir hoşuna 
Dolandırın Mecit Han’ın başına 
Beyçare Şamil’i azad eyleyin

* * *

Eyvah Ey


Günbegün başımı saldı dumana
Çıkamadım selamete eyvah ey
Bir of çeksem kafir gelir imana
Sonam gelmez merhamete eyvah ey

Feleğin ettiği bana çok oldu
Kem sözleri yüreğime dağ oldu
Gece gündüz işim ağlamak oldu
Gönül düştü bu firkate eyvah ey

Şamil’in cismini nara düşürdü
Aşk ateşi her işimi şaşırdı
Kavuşmadan felek ayrı düşürdü
Vuslat kaldı kıyamete eyvah ey

 
* * *

Telaşı Var


Yığılmış ahbaplar umut verirler
Düşmanın benimle kan telaşı var
Yedi derya nuş eyledi söndürmez
Yanar yüreğimin hun telaşı var

Bu can emanettir durur kafeste
Ömrümüz kesilir her bir nefeste
İlaç kar eylemez vücudum hasta
Bir değil gönlümün bin telaşı var

Elveda yarenler yüklendi göçüm
Bağışla yarabbim çoğaldı suçum
Yığılın mollalar kitaplar açım
Beyçare Şamil’in can telaşı var
Eğlencesi


Hey ağalar size tarif eyleyim
Dünyada akıldır ar eğlencesi
Şeriki yok neziri yok mevlanın
Hulus-i pakların bir eğlencesi

Ey hüda emri ver olayım kurban
Yarattın kevkebi ziynetli şaban
Gökyüzünde döner mah ile taban
Ahir peygamberin nur eğlencesi

Der Şamili alametler çıkacak
Bu dünyayı şiddet-i nar yıkacak
Müntezirler hak emrine bakacak
İsrafil elinde sur eğlencesi

* * *

Eller Şem’a Yakar


Eller şem’a yakar uruşan için
Bu benim ateşim yakıntılıdır
Elin sitem sözü feleğin kahrı
Yapılmaz bu gönlüm yıkıntılıdır

Bir peridir benim kaddimi büken
Yalvardım yakardım geçmedi imkan
Sefil Mecnun gibi olduk la mekan
Aşk ucundan canım sıkıntılıdır

Ne müşkül hal imiş sevdanın işi
Odlanmış yanıyor bağrımın başı
Der Şamili durmaz gözümün yaşı
Ab-ı Fırat gibi akıntılıdır

* * *

Giderim


Hey yarenler gam hicranda
Boş geldim dolu giderim
Aşkımız kaynayıp coştu
Nevbahar seli giderim

Yüreğime vurdu narı
Artırdı ah ile zarı
Göremedim nazlı yarı
Sağ geldim ölü giderim

Mecnun tek melül oturdum
Yarı yadıma getirdim
Der Şamil aklım yitirdim
Düz geldim deli giderim

* * *

İncinir


Ela gözlerine kurban olduğum
Salhı gezme kemer belin incinir
Dökme zülüflerin yüzün üstüne
Yel vuranda sırma telin incinir

Eridi kalmadı yüreğim yağı
Dolmuş da gidiyor o civan çağı
Beyaz bileğine gümüş kol bağı
Sıktırma sevdiğim kolun incinir

Der Şamili gelip melül olursun
Ah eylerim intizarda kalırsın
Benden ayrısına meyil verirsin
Örselerler gonca gülün incinir

* * *

Gönül


Dalma gönül gam gölüne
Korkem serden aşa gönül
Uyma yalancı dünyaya
Çıkamazsın başa gönül

Nice çekem bu zulümü
Kime arzedem halimi
Kem yerde kırdın belimi
Çaldın beni taşa gönül

Şamil der bahtımız kara
Bulunmaz derdime çare
Dayanmadın sitemlere
Tez kırıldın şişe gönül

Kazım Birlik-Gönül (Söz: Xodlu Şamili/Müzik: Bekir Karadeniz)