
Xod'un edebiyatı eski dönemden bu yana anlatı üstüne kurulmuş ve bugüne bu biçimde ulaşmıştır. Kuşaktan kuşağa aktarılan, halk hikayeleri, masallar, destanlar, türküler çok ender olarak bazı insanlar tarafından kaleme alınmasına karşın genelde sözlü gelenek olarak bugüne gelmiştir. Kimi bir şeyler eklenerek, yeni, güncel motiflerle beslenerek gelişen ama çoğu da unutulup giderek büyük ölçüde azalmıştır.
Bir dönem ekonomik nedenlerle geçici olarak başka yerlere giden insanların, genellikle kışları köye dönmeleri bir bilgi, kültür alışverişi olarak işlev göstermesine karşın, yoğun göçün yaşanmasıyla eski ilişki biçimlerinin sürmemesi, giderek birçok şeyin unutulmasına neden olmaktadır. Ayrıca gelişen teknolojinin sunduğu, önce radyo, sonra televizyon aracılığıyla daha bağımsız ve kolay eğlenme olanakları sağlanmasıyla insanlardaki sözlü aktarma geleneği artan bir hızla ortadan kalkmaktadır. Bu sürecin herhangi bir biçimde belgelenmemesi ise işi daha da çıkmaz hale getirmektedir.
Ancak Xod'a ilişkin yapılan araştırmaların son dönemlerde önemli bir belgeleme işlevi yerine getirdiğini de göz ardı etmemeli.
Xod'a ilişkin her anlatı, türkü, şiir ve öteki folklorik ögeleri burada işlemek güzel bir buluşma noktası olurdu. Olanaklar dahilinde bu gerçekleşecek kuşkusuz.
Xodlu şairler, özellikle 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra önemli eserler bıraktılar. Bu örneklerin çoğalması, kıyıda köşede kalmış yazılı ya da sözlü kaynakların toparlanması çok anlamlı olurdu.